I. 2547 Sayılı Kanun’da Mecburi Hizmet Yükümlülüğü

Mevzuatta, “devlet hizmeti”, “zorunlu çalışma yükümlülüğü”, “zorunlu hizmet” şeklinde de ifade edilen mecburi hizmet yükümlülüğü hususu 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 33, 35 ve 39’uncu maddelerinde düzenlenmiştir.

2547 sayılı Kanun’un 33’üncü maddesinin 3’üncü fıkrası incelendiğinde; lisansüstü eğitim-öğretim için yurt dışına gönderilen ve öğrenim ücretli ile yollukları dahil her çeşit sosyal ve diğer giderleri bağlı bulundukları üniversitenin personel giderleri içerisinde açılan özel tertipten ödenen araştırma görevlilerinin yurt dışında bulundukları sürenin iki katı kadar süre ile mecburi hizmet yükümlülüğü bulunmaktadır.

Bundan başka; 2547 sayılı Kanun’un 35’inci maddesinde ise öğretim elemanı yetiştirmek amacıyla araştırma veya doktora çalışmaları yaptırmak üzere başka bir üniversiteye Yükseköğretim Kurulunca geçici olarak kadrosu tahsis edilen araştırma görevlilerinin ise genel hükümlere göre bağlı oldukları yükseköğretim kurumların mecburi hizmetlerini yerine getirmek zorundadırlar.

2547 sayılı Kanun’un 39’uncu maddesinde de mecburi hizmete ilişkin düzenleme yer almaktadır. İşbu çerçevesinde çıkarılan Yönetmelik’e göre kısa süreli ve uzun süreli görevlendirme olarak ifade edilen görevlendirmelerde uzun süreli görevlendirmeler için araştırma görevlisinin mecburi hizmet yükümlenmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.

Bu yazının konusu, 2547 sayılı Kanun’un 35’inci maddesi çerçevesinde mecburi hizmet yükümlülüğü bulunan araştırma görevlilerinin/öğretim görevlilerine ilişkindir. Zira; anılan madde uyarınca başka bir üniversitede doktora eğitimi veya araştırma yapmak üzere gönderilen ve kadroları geçici olarak tahsis edilen araştırma görevlilerinden, Bir Üniversite Adına Bir Diğer Üniversitede Lisansüstü Eğitim Gören Araştırma Görevlileri Hakkında Yönetmelik‘in 4/4 maddesi uyarınca mecburi hizmette bulunacaklarına ilişkin taahhütname alınmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada sadece 2547 sayılı Kanun’un 35’inci maddesi kapsamındaki mecburi hizmetin eş durumu nedeniyle devri ele alınacaktır.

II. 2547 sayılı Kanun’un 35’inci Maddesi Çerçevesinde Eş Durumu Nedeniyle Mecburi Hizmet Yükümlülüğünün Devri

2547 sayılı Kanun’un 35’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında yurt içi veya yurt dışında yetiştirilen öğretim elemanlarının bağlı oldukları yükseköğretim kurumlarında mecburi hizmetlerini yerine getirmek zorunda oldukları belirtildikten sonra “Bu mecburi hizmet, eş durumu ve sağlık mazaretleri hariç olmak üzere başka yükseköğretim kurumlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarında yerine getirilemez.” denilmektedir. Madde fıkrasından anlaşılacağı üzere; mecburi hizmet yükümlülüğünün bağlı olunan üniversiteden başka bir üniversitede veya kamu kurum ve kuruluşunda yerine getirmek için eş durumu veya sağlık durumu nedenlerinden birisine dayanılması gerekmektedir.

Mecburi hizmet yükümlülüğünün eş durumu nedeniyle devri için Yükseköğretim Kurumu Yürütme Kurulu 18/02/2015 tarihli kararı ile esaslar belirlemiştir. Aşağıda bu kararla ile ilgili açıklamalara geçmeden önce belirtmek isteriz ki; işbu kararda kamu personeli olmayan eşe ilişkin şart, YÖK’ün 18/11/2015 tarihli toplantısında aldığı karar ile değiştirilmiştir.

YÖK’ün 18/02/2015 tarihli kararına göre;

  • Öncelikle (ön koşul olarak) söz konusu devrin yapılmasının istendiği kurum veya kuruluşa, mevzuatına uygun olarak atanmaya hak kazanılmış olması gerekmektedir.
  • Mecburi hizmet yükümlüsünün aile cüzdanı veya vukuatlı nüfus kayıt örneğiyle evli olduğunu belgelendirdiği eşinin;
    • 08/06/1984 tarihli ve 217 sayılı Devlet Personel Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren bir kurum ve kuruluşta, 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanuna tabi öğretim elemanı kadrolarında veya 14/07/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4’üncü maddesinin (B) ve (C) fıkraları ile geçici pozisyonlar hariç olmak üzere memur kadrosunda veya diğer personel kanunlarına tabi olarak çalıştığını belgelemesi,
    • Kamu personelleri arasında yer almaması halinde, o ilde kesintisiz son üç yıl [bu şart daha sonraki kararla değiştirilmiştir; aşağıdaki açıklamalara bakınız] sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olduğunun belgelendirilmesi (son 3 yılda işe giriş-çıkış tarihleri arasında toplamda en fazla 30 gün sosyal güvenlik primin ödenmesine kesinti bulunması halinde de kesintisiz sosyal güvenlik primi ödenmiş gibi işlem yapılır.

Yukarıdaki şartlarının birlikte mevcut bulunması halinde eşin görevli olduğu ildeki yukarıda belirtilen atanmaya hak kazandığı kamu kurum ve kuruluşuna mecburi hizmet devri yapılabilir. Eşinin bulunduğu ilde, mecburi hizmet yükümlüsünün durumuna uygun bir kadronun bulunmaması halinde veya mecburi hizmet yükümlüsüne ihtiyaç duyulmaması halinde o ilin sınır komşusu illerden birindeki kamu kurum ve kuruluşuna mecburi hizmet devri yapılabilir.

Burada hemen belirtmek isteriz ki; 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 123’üncü maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. 703 sayılı KHK’nın 179’uncu maddesiyle 375 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname’ye Geçici 30’uncu madde eklenmiş olup işbu maddeye göre, “Mevzuatta yapılan atıflar bakımından mülga 08/06/1984 tarihli ve 217 sayılı Devlet Personel Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin uygulanmasına devam olunur.”

Bir diğer önemli husus; yukarıda yer verilen YÖK kararı alındıktan sonra 25/08/2015 tarih ve 29456 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1’inci maddesiyle “kesintisiz 3 yıl ibareleri”, “başvuru tarihi itibariyle son iki yıl içinde 360 gün” şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişikliğe uyum sağlamak amacıyla YÖK yukarıda verilen kararını değiştirmiş ve “Kamu personelleri arasında yer almaması halinde, o ilde son iki yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış ve halen çalışıyor olduğunun belgelendirilmesi” şeklinde değiştirilmesine 18/11/2015 tarihli toplantısında karar vermiştir.

Buna göre; 2547 sayılı Kanun’un 35’inci maddesi uyarınca mecburi hizmet yükümlülüğü bulunan araştırma görevlisinin/öğretim görevlisinin eşinin çalıştığı ildeki bir üniversitede veya kamu kurum veya kuruluşunda (eğer o ilde kadro yoksa veya ihtiyaç bulunmuyorsa o ilin sınır komşusu illerden birindeki kamu kurum ve kuruluşundan) atanmaya hak kazanmasının ardında mecburi hizmetin devrini sağlaması için o ildeki eşinin de kamu kurum veya kuruluşlarında YÖK’ün yukarıda bahsi geçen kararındaki detaylara uygun olarak çalışıyor olması ya da kamu personeli değil ise eşin başvuru tarihi itibariyle son 2 yıl içinde 360 gün sosyal güvenlik priminin ödenmiş olması suretiyle kendi adına veya bir hizmet akdi ile işverene bağlı olarak çalışmış olması ve halen çalışıyor olmasının belgelendirilmesi gerekmektedir. Bu şartları sağlayan mecburi hizmet yükümlüsü, belgelerini ekleyeceği bir dilekçe ile bağlı olduğu üniversitede kadrosunun eş durumu nedeniyle kabul aldığı (kadroya kabul edildiği) üniversiteye devri için başvuruda bulunması gerekmektedir.

Not: YÖK Yürütme Kurulu’nun 15/04/2015 tarihli toplantısında verdiği karara göre, 2547 sayılı Kanun’un 39’uncu maddesi uyarınca yapılan yurt dışı görevlendirmeler nedeniyle doğan mecburi hizmetlerin aynı Kanun’un 35’inci maddesi kapsamında değerlendirilmemeli ve 39’uncu madde çerçevesinde mecburi hizmetler yönünden YÖK’ün 18/02/2015 tarihli toplantısında verdiği kararının uygulanmamalıdır

III. Talebin Üniversitece veya YÖK tarafından Reddi Halinde Başvurulacak Kanun Yolu

Söz konusu şartları ihtiva eden belgelerle birlikte başvuru yapılması halinde, yasa gereğince üniversitenin 60 gün içinde karar vermesi gerekmektedir. Eğer bağlı olunan üniversite, başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde karar vermez ise, kanun gereği başvuruyu zımnen reddetmiş sayılır.

Başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde başvurunun açık bir şekilde reddedilmesi halinde (veya üniversite rektörlüğünün, kadrosuna başvurulan üniversitenin muvafakat verilmesini talebini reddetmesi halinde) sonra söz konusu kararın yazılı olarak tebliğinden itibaren 60 gün içinde idare mahkemesine, mezkur işlemin iptali için dava açılması gerekmektedir. Söz konusu 60 günlük sürenin Danıştay kararlarında hak düşürücü süre olarak kabul edilmesi nedeniyle belirtilen süre geçtikten sonra açılan dava, süre yönünden reddedilecektir. Bu aşamada belirtmek isteriz ki; dava açma süresi olan 60 günlük sürenin başlaması için Anayasa gereğince kararın yazılı olarak tebliğ edilmesi (veya tebliğ-tebellüğ belgesinin düzenlenmesi) gerekmektedir. Yazılı olarak tebliğ edilmedikçe (sözlü bilgilendirme gibi hallerde) dava açma süresi de başlamayacaktır.

Başvuru tarihinden itibaren 30 gün içinde üniversitece herhangi bir karar verilmez ise, işbu sürenin bitiminden itibaren başlayacak ikinci 60 günlük süre içinde zımnen red nedeniyle idari işlemin iptali davasının açılması gerekmektedir.